28 Temmuz 2012 Cumartesi

DUT'um benim!



Günlerden 19 Temmuz..


Bebeğimizin kontrol günü. Doktorumuza gittik ve 2. fotoğrafımızı çektirdik :) Maşallah her şey pozitif olarak ilerliyormuş, içimiz biraz daha rahatladı. Artık bir noktadan daha büyük, doktora göre dut kadar olmuş minnoşum. 




Keyfi iyi görünüyor, babasına göre ellerini başının altına almış, bacak bacak üstüne atmış keyif yapıyor. "Yapsın" dedim. Dünyaya geldiğinde burada yapacak çok iş var. Yemek ye, gaz çıkar, hadi bir süre geçer emeklemesini ve yürümesini bekleriz, sonra konuşmasını filan derken buranın işi bitmez ne de olsa..

Merhaba minik kalp..


5 Temmuz Perşembe günü, sabah kalktığımda bebeğimi kaybetme korkusuyla burun buruna geldim ve acilen doktorumuz Sevil Hanım'a ulaşmak üzere hastane yollarına düştük. Randevumuz ayın 19'unda olmasına rağmen, sağ olsun acil olarak ilk bizi aldı muayeneye. Odada hazırlanıp doktorumu beklerken duvarda asılı çerçeveli bir resim çekti dikkatimi. Eski çağlarda kadınların doğum yaptığı ilkel sandalyelerin resimleriydi.. Doktor sanıyorum bu afişi "bakın eski kadınlar ne kadar kötü şartlarda doğuruyormuş, halinizden şikayet edeceğinize ne kadar şanslı olduğunuzu görün" diyerekten koymuş. Açıkça söylemek gerekirse amacına da ulaştı. Bir o afişe bir de bugünkü duruma bakınca gerçekten de kendimi şanslı hissettim.. "Bebeğim acaba ne durumda" diye endişelenirken, sevil Hanım'ı da görmenin de heyecanı vardı içimde..

Sevgilim de bu arada geldi yanıma. Elini tuttum ve herşeyin iyi olacağını düşündüm, o an bunu çok istedim.


Daha önce birbirimizi hiç görmemiştik ve ilk tanışmamız muayene sırasında kısmet oldu.. Koyu kumral, kıvırcık saçlı, buğday tenliydi ve capcanlı bir sesi vardı. Tanıştığıma çok memnun oldum.. 


Bebişimizle ilk kez o gün tanıştık. Minik bir nokta ve kalp atışı şeklindeydi, çok duygulandık. Şükür ki çok kötü bir durum yoktu, sadece bundan sonra hareketlerime çok dikkat etmem gerekiyormuş. Ederim! Ne gerekiyorsa yaparım, yeter ki miniğim sağlıklı ve mutlu bir hayat yaşasın içimde...   




"Merhaba minik kalp, inşallah tüm ömrün boyunca hep iyilik için atarsın ve hep iyilerle karşılaşır,  hiç kırılmazsın.."


Şükürler olsun bana bu günleri de gösteren Allah'ıma.. 

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Mutlu haber güvercini

23 Haziran Cumartesi günü ilk işimiz soluğu hastanede test yaptırmakta almak oldu ve öğlen 13:00' de beklediğimiz sonuç elimize ulaşmıştı. Tam da düşündüğümüz gibi..

Çok heyecanlıydım çünkü sıra herşeyden habersiz annemlere sürpriz yapmaya gelmişti. Onların bebeği ne kadar istediğini çok iyi biliyordum çünkü.. Ama önce yengemlerde gün vardı. Yengemi arayıp iki kişi gideceğimizi söyledim tamam dedi, hatta yemeği dışardan sipariş ettikleri için "arkadaşın ne ister?" diye sordu. Bu soruya gerçekten çok hazırlıksız yakalanmıştım ve o rejimde filan diye geçiştirmeye çalıştım. Yolda heyecandan ellerim titriyordu. Gittim ve zili çaldım. Yengem kapıyı açtı tam içeri girecekken "arkadaşın nerede" diye sordu, "göremedin mi iki kişi geldik biz" dedim. Hemen anladı tabi :) Sevinçle kucaklaştık, bebeğimin Serra ablası da ayrıca çok çok sevindi, havalara uçtu bir kuzeni olacağı için.. O arada Kağan aradı beni ve mutlu haberi öğrendi ve resmen kilitlendi çocuk:) babasına verdi telefonu, abime de söyledim dayı olacağına o kadar sevindi ki anlatamam. Yıllardan beri bunu bekler dururmuş meğer...

anneanne - dedeye sürpriz

Neyse orada da günü bitirdikten sonra sıra annemlere haberi vermeye geldi. Bu arada Serra da babaannesinin haberi duyunca vereceği tepkiyi merak ettiği için benimle birlikteydi. Uğur beni aldı ve Özdilek'e gidip bebek patiği alıp hediye paketi yaptırdık. Sonra annemlere gittik. Bir süre oturduk annemle babama  "size bir hediye aldık" deyip anneme uzattım paketi. Ama içimdeki heyecan öyle bir noktaya gelmişti ki annemin paketi açmasıyla benim ağlamaya başlamam bir oldu. Yine mutluluk ve sevinçle kucaklaşma vardı ve biliyordum ki o an orada olan herkes çok mutluydu...