7 Kasım 2014 Cuma

farkettim de çook uzun bir ara olmuş :)

Çoook uzun bir zamandır bloğumla ilgilenemediğimi fark ettim, bunu sadece yaşayanlar anlar... Anne olmak zor iş hele de çalışıyorsan..  

Miniğim doğduktan sonra daha yeni yeni kendime vakit ayırmaya çalışıyorum, o da artık kuzum geceleri kesintisiz uyku moduna geçmeye başladığı için, yine uykularımdan çalarak ama kendime zaman ayırabilmiş olmanın mutluluğuyla.. 

Bloğuma bir baktım ki hamilelik serüvenimin nasıl noktalandığı, o muhteşem finali anlatmamışım..

Bir sonraki yazımda.. 

Söz!  

8 Ekim 2013 Salı

18 Ocak 2013 günü yazdığım ama yayınlamadığımı farkettiğim yazım.. Henüz hamileyken..

"Amanın! doğum sancısı bunun uzun süren hali olmalı" dedim içimden.. Hamileliğimin 34. haftasında, 16 Ocak 2013 Çarşamba gününe denk geldi ilk hissettiğim kasılma.
Canım annem prensesin neyi varsa yıkayıp ütülemiş, yerleştirmek için beni bekliyordu ki Çarşamba akşamı bir taraftan Kuzey-Güney dizisini izlerken, bir taraftan da kızımın cicilerini cici mobilyalarına yerleştirmeye koyulduk. Artık sonlarına gelmiştik ki o ilk defa yaşadığım kasılmayla irkildim resmen. Artık alt karın kaslarımın tutulması şeklinde değil, direkt bebeğimin çıkacağı yere bıçak saplanması gibi ve oldukça rahatsız edici bir sancıydı. Evet sancı. Sanırım Braxton-Hicks kasılmaları denilen ve rahimin doğuma hazırlandığı yalancı kasılma buydu. Her ne kadar rahatsız olsam da doğum sancısının neye benzediği konusundaki merakımı biraz olsun gidermiş olduğu için de mutlu oldum. Demek ki insan acıdan bile mutlu olabiliyormuş diye düşündüm içimden..

17 Ocak akşamı yani dün akşam tam duşa girerken aynı kasılmadan bir kez daha yaşadım. 1-2 saniyeliğine de olsa nefesim kesildi, kilitlenip kaldım, sonra açıldım ama bu sefer de bir daha olacak diye endişelendim ama şükür ki olmadı..

      

14 Ocak 2013 Pazartesi

Yeni Yılda Kızıma...
















1 Ocak, 2013

Canım kızım,
2012 yılımıza, geleceğini öğrenmemizle, tekmelerini hissetmemizle, varlığınla çok büyük bir anlam kattın. 
2013 ise aramıza katılmanla inşallah hiçbir zaman unutamayacağımız çok güzel bir tarih olacak hayatımızda..
Hepimiz seni büyük bir heyecan ve merakla bekliyoruz. Umarım sağlıkla ve mutlulukla açarsın gözlerini gözlerimde.. 
Seni bize gönderen Allah'ımıza binlerce kez şükürler olsun.. 

Seni çok seven annen...

8 Aralık 2012 Cumartesi

7 Aralık 2012 - 28. Hafta...



28. haftamız mide yanmalarımın azaldığı, pıtırcığımın hareketli ve güçlü olduğu bir hafta oldu. Sadece tekme değil, gerinme hareketleri filan da yapıyor hissediyorum :)

Bugün doktorumuz ve kızımızla randevumuz vardı. Çok heyecanlıydım kuzumu göreceğim, ondan haberler alacağım için.

Sevgilimle kliniğe gittiğimizde hiç görmediğimiz kadar kalabalıktı ortam. Çocuk doktoru da aynı klinikte olduğu için birçok yeni doğmuş bebek ve annesini görme şansımız oldu. Hatta sıramızı beklerken bir haftalık anne Meryem'lerle tanıştık. Son dakikaya kadar normal doğum beklerken bebek kordona dolanmış ve acilen sezeryana almışlar. Kalkıp oturmakta zorlanıyordu ama bebeği hep kucağındaydı. .Annelik böyle bir şey işte... Her şeye rağmen eşi ve kendinin yüzü gülüyordu, mutluluk tablolarını bebekleriyle tamamlamış gibiydiler..

İsmim söylendi, hemen içeri girdik. Kiloma bakıldı önce, 71,5 kg, tansiyonum 8e 6, biraz düşük çıktı. Tatlı doktorumuz geldi, ultrasonda bebeğimizi gördük ama minnoşum normal doğum için hala ters pozisyonda, kafası yukarda mideme doğru sağ tarafta, sırtını sağ tarafa dayamış, poposu da tam çıkışta öylece duruyordu. Yüzünü de görmemizin imkanı olmadı çünkü yüzünü karnıma gömmüş miniğim, ensesini görebildik. O bile yetti ne yapalım, kısmet olup da hayırlısıyla doğunca bol bol bakarız kızımızın güzel yüzüne..

Doktorum ters olan bebeklerin %95inin doğuma kadar döndüğünden, %5'inin ise kordonunun kısa olması gibi sebeplerle dönemediğinden bahsetti. Böylece bugüne kadar hiç düşünmediğimiz "sezeryan" olasılığı da %5'lik bir ihtimalle belirmiş oldu.

Hayatım boyunca korktuğum normal doğum fikrine şuan ne kadar alışmış olduğumu fark ettim. Hamileliğim süresince hiç sezeryan yapacağımı düşünmemiştim. Gerçi Allah'tan hep hayırlısını diliyorum, hangisi benim için rahat ve hayırlı olacaksa öyle olsun diyorum ama ameliyat şuan beni normal doğumdan daha çok korkutuyor.  
Doktorumuzla bol bol konuştuk, randevumuz çok pozitif geçti. Doğum yöntemi konusunda son karar 5 Şubat'ta verilecek. Hala dönmediyse yapacak bir şey yok, önce Allah'ıma, sonra doktoruma güveniyorum, en iyi şekilde bebeğimi kucağıma alacağım inşallah.. Yeter ki bebeğim sağlıklı olsun da.

Doktorum kilomun da istikrarlı gittiğini ve memnun olduğunu söyledi. Çok mutlu oldum :)) Bebeğimin bu ayki ultrason fotoğrafında anlaşılabilir hiçbir şey göremedim ne yazık ki. Nazlı kızım sakladı kendini.

Bundan sonraki randevumuz tam bir ay sonra. Bakalım o zaman nasıl olacağım, sevgi pıtırcığım nasıl olacak??




    

26 Kasım 2012 Pazartesi

Canım sevgilim


Bebeğim bugün çok hareketli, içimde taklalar atıyor sanki... 
Sabah da 2. tetanoz aşımı oldum ve testler için kan verdim.  Doktora gitmeden önce bunları da halletmiş olduk böylece. 



Canım sevgilim bu işlemler olurken hep yanımda ve kendimi gerçekten çok ama çok şanslı hissediyorum, onu çok seviyorum...

15 Kasım 2012 Perşembe

Minik balığım benim!

13 Kasım 2012 Salı..

Sevgilimle dün gece erken yatarak sabah 06:30 da kalkmayı başardık ve havuza gitmek üzere yola çıktık. Yolda düşündüğüm, bu saatte mecbur olmayan hiç kimsenin havuza gelmeyeceğiydi. Havuzda  Arabadan inip binaya yaklaştığımda duyduğum düdük sesi ise merakımı daha da perçinledi.

Soyunma odasına gittiğimde mayomu içime giymediğimi farkettim ki bu benim için boşuna zaman kaybıydı. Giyinip havuza doğru gittiğimdeyse havuzun akşamlarda olduğu kadar olmasa da dolu olduğunu ve bir sürü insanın antremana çoktan başlamış olduğunu gördüm, hem şaşırdım hem de hepsini içimden tebrik ettim :)

Bebeğimle ilk kez havuza girmiş oldum böylece, hatta ailecek havuzdaydık :)    

Havuzdan sonraki saatlerde minnoşum acayip hareketler yapmaya başladı. Sanırım ben suyun içindeyken o da yer çekiminin etkisinden kurtuldu ve ortamda bir farklılık olduğunu algıladı. O kadar şiddetli tekmeler attı ki, ayaklarının da aşağıda olması sebebiyle doğuyor sandım :))

Minik balığım benim..

 

Normal doğuma KONDİSYON gerek :)



8 Kasım 2012 Perşembe.. / 24. Hafta

Doktorumuz ve pıtırcığımızla yeniden buluştuk. Giderken farkettim ki beni heyecanlandıran aslında doktorla görüşmek değil, bebeğimi görecek olmam.. Hareket ettiğini görmek, ne durumda olduğunu öğrenmek çok heyecanlandırıyor ve tarifsiz bir mutluluk veriyor.

Bayramda yaşadığım rahatsızlık bebeğimin bir anda büyümesindenmiş, doktorcuğum bebişimi görünce oh oh büyümüş tabi annesi, hareket edememen çok doğal dedi. Neyse ki o günler geçti, şuan iyiyim çok şükür. Yine geceleri sağa ve sola dönmekte çok zorlansam da Allah yardım ediyor sabah rahat kalkıp gidiyorum işime. Pozisyon bakımından başı yukarda, ayaklar aşağıdaymış. Bu da erken doğum riskinin en azından şimdilik bulunmadığını gösteriyormuş. Oh be sevindim, içim rahatladı. Allah'ıma çok şükür..

Minnoşum 30 cm, 736 gr olmuş ve yaklaşık 3-3,5 kg aralığında doğacakmış. Vücut gelişimi açısından da haftasıyla paralel gidiyormuş herşey çok normalmiş. Allah'ıma binlerce şükür yeniden..

Kilom 69.3 çıktı. Bir kilo fazlam varmış, bir sonraki randevuya 1,5 kilo almış halde gitmem gerekiyormuş. Fazlam olsa da çok fazla olmadığı için içim rahatladı. Kurban bayramında gelsin etler, gitsin dolmalar derken kilomun çok daha fazla olacağını düşünüyordum. Sanırım son hafta normal yemek düzenime dönmem durumu biraz dengeledi..

"Yürüyüş ve egzersizlerini yapıyor musun??"

Doktorumun sorduğu işte bu soru, günün sorusu oldu.. Çünkü yapmam gerektiğini bildiğim halde, sırtımda bir yük olarak ama hiçbirşey yapmayarak geçiriyorum zamanımı ve bu aslında bende strese de neden oluyor. Çalıştığım için akşam eve yorgun geliyorum -oturmaktan- ve gerçekten gün içinde zamanım olmuyor ama  'Ya doğumda bu hareketleri yapmadığım için pişman olursam?' fikri de beynimi kurcalıyor..

"Oturarak doğuma hazırlanamazsın" dedi doktorum. Günümüz çalışan kadınlarının normal doğumu tercih edememesinin nedeni işte bu hareketsiz yaşam tarzıymış. Doğum için kondisyon lazımmış aynı sporcular gibi.. Diyaframı ve bacak kaslarını kuvvetlendirmek en başta gelenler.. En başta yürümek gerekiyormuş ama koluna çantanı takıp Korupark'ta mağaza gezmekten bahsetmiyormuş :)) En az yarım saat ritimli yürüyüşten bahsediyormuş ve istikrar şart tabi.. Daha önce havuza gittiğim için sevdiceğim yüzme de olur mu diye sordu ve olursa çok da iyi olur cevabını aldık. Yürüyüştense yüzmeyi bin kere tercih ederim zaten :))  

Bir sonraki randevumuz 7 Aralık'ta.. Sabırsızlıkla bekliyorum o günü.. Bakalım ne durumda gideceğim doktora, göbeğim hızla büyümeye başladı. O günlerde kocaman bir göbeğim olacağına eminim...

 Tabii biz yapamadığım hareketler için vicdan azabı ve doktorun taze taze anlattıklarıyla hastaneden sonra soluğu havuzda aldık ve üyeliğimizi yeniledik. Bebeğim daha doğmadan havuza girmiş olacak çok mutluyum..